Bozkır ailesinin tek erkek çocuğu Ahmet Bozkır’ın en büyük erkek çocuğu olan iş insanı ve bağlantıcı Haşmet Hun Bozkır, halasının sandığından, kahraman dedelerine ve akrabalarına ilişkin gazi ve şehit madalyalarının gün yüzüne çıkmasıyla yaşadığı gururu bizimle paylaştı.
Bozkır ailesinin tek erkek çocuğu Ahmet Bozkır’ın en büyük erkek çocuğu olan iş insanı ve bağlantıcı Haşmet Hun Bozkır, halasının sandığından, kahraman dedelerine ve akrabalarına ilişkin gazi ve şehit madalyalarının gün yüzüne çıkmasıyla yaşadığı gururu bizimle paylaştı. Büyükdedesi Süleyman Bozkır’ın Kafkas savaşları gazisi, büyükdedesi Süleyman Pala’nın Çanakkale savaşı gazisi, büyük dayısı Ahmet Pala’nın Çanakkale savaşı şehidi, dedesi Haşmet Bozkır’ın İstiklal Savaşı gazisi, eniştesi Mehmet Severoğlu’nun Kore savaşı gazisi, kuzeni Mehmet Açar’ın Kıbrıs savaşı gazisi olduğu Haşmet Hun Bozkır, cetlerinin kıssalarını anlattı.
Dedemin savaş kıssalarıyla büyüdüm.
Ben yalnızca Haşmet dedem, Mehmet eniştem ve Mehmet ağabeyimi tanıma fırsatı buldum. Onların kahramanlık hikayelerinin yanında insan öykülerini de dinleme ve yaşama fırsatını buldum. Haşmet dedemin, kendi babasıyla ilgili bir cepheden bir ben gelirdim, bir cepheye babam giderdi dediğini hatırlıyorum. Çocukken bu kıssaların bedelini anlayamasam da, bugün ülkemizin bayrağı özgürce dalgalanıyorsa, biz bu ülkede onurumuzla, gururumuzla hayatımızı sürdürüyorsak, bundaki en büyük hisse şehit ve gazilerimizin olduğunu anlıyorum. O yüzden ne yaparsak yapalım göğüslerini vatanları için milletleri için bayrakları için ezanları için siper etmiş cetlerimize olan minnet borcumuzu tam manasıyla ödeyemeyiz. Gazilerimiz ve şehitlerimiz, hamasetleri ve fedakarlalıklarıyla bizlere örnek teşkil eden kahramanlardır.
Dünya tarihine istikamet vermiş bir ırkız.
Altay-Tanrı dağları, Güney Sibirya ve Hazar’ın doğusuna kadar uzanan bölgede gelişen Orta Asya Türk kültürü M.Ö. dört bin yılına kadar uzanıyor. Kurganlarda, anıtlarda yaşayan, motiflerlerle, damgalarla kayalara kazınmış izlerimiz bu yiğitlik, cüret ve adalet dolu gerçeği taçlandırıyor. Atalarımızın, kervansaraylarda, medreselerde, darüşşifalarda, rasathanelerde, külliyelerde ve medreselerde ürettiği özgün bilgiler insanlık tarihi boyunca bilime, sanata ve fikir dünyasına hizmet etmiş, insanlığın ortak mirasına damgasını vurmuş. Binlerce yıl içinde 3 kıtaya yayılan inanılmaz seyahatimiz bugün bizlere eşsiz bir tarihe ve öyküye sahip olma fırsatı veriyor.
Yol göstericimiz Ata’mızdır.
Haşmet dedemiz, Süleyman dedemiz ve Ahmet dayımız, Mustafa Kemal Atatürk’le omuz omuza savaşmış beşerler. Büyü dayımız Ahmet Pala, Çanakkale’de şehit olmuş. Mustafa Kemal Atatürk, benim için her şeyden öte, inanılmaz bir kişiliğe sahip, eşsiz bir insanoğludur. Yalnızca Türklerin değil, tüm insanlığın ortak pahasıdır. Vatan sevgisinin, her çeşit zorluğun üstesinden gelebilme yeteneğinin, dehanın, inancın ve asaletin vücud bulmuş halidir. Mustafa Kemal Atatürk, kendi hayatını bir yapıta dönüştürebilmiş ender insanlardan biridir. Hayatı savaş alanlarında geçmesine karşın, ‘ Savaş zarurî olmadıkça bir cinayettir’ , ‘ Yurtta barış, dünyada barış’ diyen tek kumandandır. Bu yüzden kendisi benim ve benim üzere milyonlarca Türk çocuğunun ışığı, yol göstericisi ve gururla söyleyebilirim ki… ATA’sıdır.
Tam bağımsızlık, kıymetlerimizi sahiplenmekten geçiyor.
İşim münasebetiyle, yurtdışını çok geziyorum. Osmanlı periyodunda başladığımız batılılaşma serüvenimizde, başlangıçta kültürümüzü ve manevi kıymetlerimizi koruyarak, yalnızca onların bilim ve teknolojisine talip olduğumuz maksadımızdan çok uzağız. Vatan sevgisi, devlete ve millete bağlılık, ulusal hâkimiyet, özgürlük, aile, beşere hürmet, iyiyi ve doğruyu yüceltme üzere üstün pahaların şekillendirdiği ve kelam konusu ögelerin her Türk için kutsal bir bütün olarak görüldüğü günlere geri dönmeliyiz. Bu kopukluğu düzeltebilmek için, her şeyden evvel mirasımıza tekrar sahip çıkmalıyız. Kadim Türk tarihi boyunca, bizi biz yapan ve öbür milletlerden ayıran kıymetlerimizi tekrar kendimize pusula yapmalıyız.
Kültürel kodlarımızı korumalıyız.
Diğer ırkları ya da kültürleri eksik ya da zayıf olduğumuz alanlarda negatif hislerle, hamasi sloganlarla aşağılamayı yanlışsız bulmuyorum. Yani kıskançlık yerine imrenmeyi koymamız gerektiğini, şayet bizden üstün özellikleri varsa, olumlu hislerle gayelerimizi yükseltmemiz gerektiğini, kendimizi karşı tarafının düzeyine, hatta o çıtanın da üstüne çıkarmak için çaba göstermemiz gerektiğini düşünüyorum. Bunun yolu da batıya hayranlık değil. Sonuçta onların bugün kullandıkları birçok fikir Anadolu’dan ve doğudan gitti. Türkler olarak bizim, bilimde, sanatta, ticarette, kültürde ya da gündelik ömrümüzde her vakit kişisel olarak kendimizin en yeterli versiyonunu yaratmamızın, toplumsal olarak da bizi yücelteceğine inanıyorum. Atatürk’ün ve silah arkadaşlarının başlattığı medeniyet projesini, lakin tarihî kimliğimizi yine oluşturarak, kültürel kodalarımıza geri dönerek tamamlayabiliriz.
Gözüm üzere bakacağım.
Bu hazinelere ne vakit baksam, Türkiye’nin geçmişine yanlışsız bir seyahat yapıyorum. Bir araziyi çevirip, buraya ‘ vatan’ dediğinizde, oranın tabiatıyla bir vatan haline gelmediğini anlıyorum. O yüzden madalyaları, ıslak imzalı beratları, terhis evraklarını, nüfus cüzdanlarını, pasaportları, askeri kimlikleri, savaş notlarının bulunduğu not defterlerini konutumun en hoş köşesinde sergileyecek ve gereken manevi pahası vereceğim. Kurtuluş gayreti verenlerin bir evladı olarak, atalarımdan kalan kutsal emanetlere gözüm üzere bakacağım. Allah’ın müsaadesiyle, bu gururu kuşaklar uzunluğu taşıyacağız.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
